Rica ederim, vaktimi almadınız, size elimden gelen şekilde yardımcı olmak isterim. Ne sorununuzu, ne bundan dolayı utanmanızı ayıplayacak değilim. Bu son derece doğal ve insani bir durum. Zorluğunu da yaşamayan kolay kolay bilemez ve anlayamaz. Allah yardımcınız olsun gerçekten çok zor bir süreç yaşamışsınız, hala da sürüyor. Belli ki bu kişiyle bir gelecek, artık olmayacak.
Aşk acısını geçirmenin en iyi yolu, onu yaşamaktır denir. Bunun bittiğini zaman içinde zor da olsa kabulleneceksiniz. Ama şu an sizin de düşündüğünüz gibi depresyonda olma ihtimaliniz çok yüksek. Görmeden bir şey söylemek zor ama tarifiniz onu gösteriyor. Zaman gerekir evet ama atlatmanız epey uzun sürmüş. Mümkünse psikoterapi almanız çok iyi gelecektir. O zaman bu kadar bağlanmanızın arka planındaki sebepleri daha net görebilirsiniz.
Aşk aslında karşımızdaki kişiden bağımsız, bizim içimizde olup biten bir süreçtir. O kişiye biz, çok ciddi anlamlar yükleriz, içimizdeki aşk, sevgi, ideal erkek/kadın imgelerini yansıtırız. Tıpkı bir ayna gibi... Ona yansıttığımız görüntüyü o aynada gördüğümüzde de "evet, bu o, aradığımı buldum" duygusu yaşarız. Eric Fromm der ki "büyük aşk, büyük yalnızlıktır". Yani içimizdeki varoluşsal yanlızlığı gidermek için, sevgi, muhabbet, diyalog arayışı içindeyken bir karşımıza çıkan müsait ya da namüsait bir insana yöneliyoruz.Bazen bu duygular karşılıklı da olabilir. Ama yine de aslında süreç bizim içimizde olup bitiyor. Öyle olmasa diğer hemcinslerimiz de aşık olduğumuz kişinin ne kadar harikulade (!) olduğunu farkedip o kişiye yönelmeliydi değil mi? Evet sevilen kişi gerçekten özel ve güzel özelliklere de sahip olabilir ama bu, başlıbaşına aşkın sebebi değildir. Biz, kendi iç dünyamızdaki karşılanmamış ihtiyaçlarımızı karşılamak, kayıp "ruh eşi"mizi bulmak, bütünlenmek isteğiyle aşık oluruz. Aşkın psikolojisi, içimizdeki "anima ve animus" kavramları üzerine biraz okursanız konuyu daha net kavramanız kolaylaşır.
Psikoterapi almanız mümkün değilse şu durumda size önerebileceğim en azından bir hastaneye başvurup, kendinizdeki depresif belirtileri anlatmanız ve ilaç kullanmanızdır. İlaç size iyi gelecek moralinizi toparlamanızı ve günlük hayatı sağlıklı sürdürmenizi mümkün kılacaktır. Şu aşamayı ilaçsız atlatmak isterseniz çok daha fazla harap olursunuz. Kendinizi açmakta zorlanacağınızı anlıyorum, konunun derinine girmek zorunda değilsiniz, kabaca anlatırsınız, bir aşk ve ayrılık yaşadığınızı, şu anki moral çöküntüsünü, uyku, iştahsızlık vs durumu anlatırsanız ilaç yazacaktır. Düzenli kullanın ve kendi kendinize iyileşme hissedince bırakmayın, doktorun talimatıyla tedricen azaltıp bırakırsınız.
İstanbula yolunuz düşerse merkezimize uğrarsanız görüşebiliriz de. Ama çok bunalırsanız yine yazın. Şu durum tamamen geçmeden lütfen evlilik düşünmeyin, hele bu aşkı unutmak için asla... Sağlıklı karar alamazsınız. Bir an önce ilaç desteği alarak normale dönmeye çalışın, ondan sonra evlilik düşünebilirsiniz.
Depresyondayken evlilik, ayrılma, barışma gibi önemli kararlar alınması çok risklidir. Ondan artık umudu kesmeniz lazım. Gerekirse telefonunuzu değiştirin, aramayın, seyrek de olsa mesaj- mail trafiği olmasın. Çünkü bir kaç yıl da geçse, o veya her ikiniz evli de olsanız bir mesaj, mail ya da telefon görüşmesi her şeyi alevlendirebilir.
Size onu hatırlatan aşk şarkıları dinlemeyin. Müzik duyguları doğrudan etkiler.
Birlikte gittiğiniz yerlerden, katıldığınız etkinliklerden bir müddet uzak durun, yoksa "bana herşey seni hatırlatıyor" diyen şarkıdaki durumu yaşayabilirsiniz.
Mümkünse farklı bir sosyal ortama girmeyi, bir kursa gitmeyi, bir yeteneğinizi geliştirmey,i deneyin. İstediğiniz kadar motive olamasanız da Zihninizi meşgul etmiş ve farklı bir ortama girmiş olacaksınız, bu da iyi gelir.
Sevdiğiniz ve size destek olabilecek arkadaşlarınızla vakit geçirmeye çalışın. Yürüyüş yapın, açık havada dolaşın. Bunlar depresyonunuza iyi gelir ama kesinlikle psikoterapinin yerini tutmaz. Allah yardımcınız olsun, kalbinize ferahlık versin...
Rukiye KARAKÖSE
|