KATEGORİLER
BASINDA BİZ
TV Programları
Radyo Programları
Yazılı Basın
SİZDEN GELENLER
Konuk Defteri
Danışma Hattı
SİTEMİZE ÜYE OL
SİTEMİZİN İSTATİSTİKLERİ
Üye Sayısı : 2396
Ziyaretçi Sayısı : 35560
Online Ziyaretçi : 14
Anasayfa | Özgeçmişim | Eğitimlerim | Danışmanlık Seanslarım | Foto Galeri | İletişim

Biz Severek Evlendik

Hayatımızın en güzel döneminin gençlik çağı olduğu söylenir. Oysa insanoğlu gençliğini arayışlar, kimlik bunalımları ve geleceğin belirsizliğine dair endişeler içinde geçirir. Gençliğin kıymetini de her güzel şey gibi elimizden çıkmak üzereyken anlarız. Ancak genç insan endişelenmekte haksız değildir. Eğitim, iş ve en önemlisi sevebileceği bir eşin hayalidir onu kara kara düşündüren...

Genç kızlardan şu soruyu çok duyarım: Severek mi evlendiniz yoksa görücü usulüyle mi? Ben de nasıl yani? derdim. Bunlar birbirinin alternatifi mi? İnsan biriyle görücü usulüyle tanıştığı halde sevemez mi? Bu, zihinleri kışkırtmak için ve kavramları doğru kullanmayı teşvik için sorulan bir soruydu ve severek evlenmenin flörtle eş anlamlı düşünüldüğünü gösteriyordu.
  

Hayatımızı birlikte geçirmeyi umut ettiğimiz insanı sevmek isteriz hem de çok sevmek Öyle inanırız ki buna, bize kalsa aşkımız başkalarınınkine benzemeyecek, bitmeyecektir. Birbirimizi hiç incitmeden, kırmadan, heyecanımızı ve nezaketimizi kaybetmeden sonsuza kadar mutlu olacağımıza inanmak isteriz. Hani masallar hep öyle biter ya: Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar. Ancak adı üstünde onlar masaldır ve gerçek hayatta hem acı hem tatlı, hem tartışma hem de barışma vardır.

    Aslında burada biraz narsisistik bir tutumla hayatı kontrol altında tutmak istiyoruz. Gelecek tasavvurumuzda şansa, kadere, kısmete ya da yanılma payına yer bırakmayıp hayatımızın kontrolünü elimizde tutmak istiyoruz. Bu yüzden evleneceğimiz kişiyi tavsiyeyle, araştırmayla, büyüklerin rızasıyla ve birkaç defa yapılan görüşmelerdeki mutabakatla seçmenin yerini giderek flört ederek deneyip yanılma yöntemi alıyor. Ve artık muhafazakar gençler ve genç kızlar bile geleneksel yöntem olan görücü usulüne karşı isteksizler Tetkik, istişare ve karşılıklı görüşmelerin sonucunca verilecek kararın yerine, giderek tevekküle hiç pay bırakmadan, gözüne ilişen muhtemel aday(lar)ı severek ya da onunla çıkarak (adına ne derseniz deyin) ayrıntılı bir şekilde tanıyıp doğru kişi olduğuna inandıktan sonra evlenmek yaygınlaşıyor.

İstatistiklere kadar gitmeden çevremize göz gezdirirsek görürüz ki yıllarca flörtten sonra evlenen çiftler, birkaç yıl dahi evli kalamayabiliyor. Öte yandan görücü usulüyle evlenip gayet uyumlu bir ilişki sürdüren ve birbirini sevenler de hayli çok. Esasen insanın olduğu her yerde problemin olması da doğaldır çünkü insan son derece karmaşık bir varlıktır. Mutlu olup olamayacağımızı ise eşimize ve ilişkiye yaklaşımımız ve kurduğumuz iletişim biçimi belirler.

Burada insanları flörtten soğutup görücü usulüne yönlendirmek gibi bir amacımız yok. Zira bu, değerlerle ilgili bir meseledir ve bu süreç aklî/mantıkî delillerle değil duygularla belirlenir. Biz doğru bildiğimizi ortaya koyarız ancak herkes yine taşıdığı değer ve inançlara göre bir yaklaşım belirler. Biz her iki usulün de arka planına bir göz atmak istiyoruz.

Flört ederek evlenme düşüncesinin arka planında, kadere yer bırakmayan, sürprize, yanılma payına tahammülü olmayan bir kontrol çabası var. Kendisi tanıyacak, ayrıntılarda bile anlaşıp öyle karar verecek. Buraya kadar iyi fikir gibi gözüküyor. Peki evlendikten sonra her çiftin yaşadığı türden çatışmaları yaşayınca ne olacak? Hayal kırıklığı, kadere küskünlük, belki isyan, her şeyin planlandığı gibi gitmemesinin verdiği başarısızlık duygusu ve öngörülemeyen problemler karşısında ben bu hatayı nasıl yaptım? pişmanlıkları

    Unutulmamalı ki yetkiyle sorumluluk ikiz kardeştir. Hayat arkadaşınızı seçerken tam yetkiyi alıp tevekküle pay bırakmazsanız, yani yaratıcının kurallarını ve kaderin müdahalesini göz ardı ederseniz, olumsuz sonuçlarda sorumluluk da size ait olur. Kendim ettim kendim budum demiş atalar İstişare de bunun için önerilir zaten, olumlu sonuçlarda sevinci paylaşırsınız, olumsuzlarda ise tek başınıza yıpranmamış olursunuz. Sorumluluğu paylaşmak genellikle acıyı hafifletir.

    Görücü usulünün mantığı ise çok farklıdır. Burada anlık cinsel çekim değil değerleriniz ön plandadır ve bu değerleri paylaşabilecek kişi, seviyesi kendinden menkul ilişkiler içinde deneme yanılma yöntemiyle değil, güvenilir aracılar vasıtasıyla aranır.. Tetkikler sonucu, hayat tarzı, kültür ve dünya görüşü açısından size uyabilecek aday(lar)la nezih ortamlarda, ailelerin muvafakatiyle görüşürsünüz. Burada da insanın karşıdakine kalbi ısınıyor mu, moda tabirle elektrik alabiliyor mu az çok belli olur. (Mantıkla başlayan evliliklerde aşk ve sevgi zaman içinde oluşabiliyor ama aşkla başlayan evliliklerde genellikle anlık hormonal güdülerle hareket edildiğinden aşkın yaptığı geçici körlük iyileşince geriye şu üç şeyden biri kalıyor: Sevgi, alışkanlık, bıkkınlık )

    Yine görücü usulünde karar alınırken kendi izlenimlerimizin dışında ailenin ve güvenilen büyüklerin fikri de karara katılır ve yine de her şeyi öngöremeyeceğimizi hesaba katarak tevekkül edip yaratıcıya da inisiyatif bırakırsak olumsuz sonuçlarda daha az yıpranırız. Diğer taraftan, kader ve imtihan kavramları muhtemel acıları bile anlamlı hale getirip bizi güçlü kılabilir. Yok eğer her şey yolunda giderse ne ala...
    
    Ayrıca ilginç bir tespit:New Jersey New Brunswickteki Rutgers Üniversitesinden araştırmacı antropolog Helen Fisherın Psychology Today  dergisindeki makalesine göre, görücü usulü (onlar arranged marriage diyor) evlilik, müstakbel eş konusunda bir beklenti ve hazır olma hali yaratıyor ve uzun zamandır beklenen bir vaadi yerine getirerek düğün seremonisinin heyecanını yaşatıyor. Buna ilaveten aşkı oluşturacak kadar dopamin (romantik aşk çekimini oluşturan hormon) salgılatıyor. Yani ailenizin tanıştırdığı kişiye pek ala aşık da olabiliyorsunuz.

    Başta söylediğimiz gibi bu bir değer ve inanç meselesidir ve biz ne kadar mantıki deliller sunsak da herkes kendi bildiğini okuyacak ve yaptığının sonucunu yaşayacaktır. Ancak istedik ki meseleye biraz kafa yoralım da en azından yanılan nerede yanıldığını anlasın. Bu arada unutmadan baştaki sorunun cevabını şimdi vereyim: Biz ailelerimizin rızasıyla tanıştık ve severek evlendik.

Facebookta Paylaş    Twitter Paylaş

 Tüm hakları saklıdır.