Çocuklukta öğrendiğimiz her şey bir gün gelir erişkin dünyasındaki yeni değerlerle çarpışır. İşte o günün geldiği zaman, ergenlik dönemidir. Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik döneminin ara istasyonu olan gençlik çağının başlangıç noktasıdır. Ailevi değerlerle toplumsal değerlerin karşılaştırıldığı, mesleki, cinsel ve sosyal kimliğin tanınarak oturtulmaya çalışıldığı sırada yoğun bir psikolojik çaba harcanır. İşte bu yoğun çabanın adı kimlik bunalımıdır. Kendi kimlik duygumuzu kazanabilmek için, ergenlik döneminde verdiğimiz bu savaş doğaldır. Kişi bu mücadele ve arayış sırasında kendini yeniden tanımlar, hayata, varoluşa ve inançlara dair kendi tavrını geliştirir.
Kimi genç bu savaşı sessiz sedasız verir, kimi ise fırtınalı bir şekilde. Bu savaş sırasında anne babalarla, toplumla çatışmalara girilir. Bu çatışmalar bazen yoğun ve yıpratıcı, bazen de kolay olur. Çünkü genç insan, anne babadan kopmaya, bağımsızlaşmaya, kendi toplumsal beklentilerini ve aslında- kendini şekillendirmeye çalışmaktadır. Eğer bunu yapmazsa, sağlıklı bir şekilde erişkinler dünyasına katılamayacaktır. Bağımsızlık istemek kolaydır, ama bunu elde etmek zordur. Daha zor olanı elde edilen bağımsızlığın doğru olarak, nasıl kullanılacağını bilmektir. Bazen anne babadan kopmaya çalışırken, başka gruplara bağımlı hale gelir. Bu değişimler hızlı olabildiği ve denge sağlanabildiği gibi, bağımsızlığı ararken onu tamamen yitiren gençler de olabilir.
Bu arayış ve şekillenme döneminde gencin yolu çeşitli ortam ve kurumlardan geçer. Arkadaş ortamı, okul, kafeler, eğlence mekanları, kütüphane ve ibadethaneler bu yerlerden bazılarıdır. Bunların her birinin farklı işlevleri vardır ve farklı ihtiyaçları karşılarlar.
İslam dinine mensup kişilerce gidilen ibadethaneler olan camilerde 5 vakit namaz kılınmakta ve kuran öğrenilmektedir. Camiyle barışık ve camiye giden bir gençlik, ruh sağlığı açısından ciddi bir sosyal destek almış olacaktır.
Ancak okul ve benzeri sebeplerle bir gencin 5 vakit namaz için düzenli olarak camiye devam etmesi mümkün olmayabilir. Gelse dahi sadece namaz için gelip sonra çıkması halinde caminin sosyal fonksiyonlarını icra etmesi için gerekli ortam oluşmayabilir. Diyanetin din hizmetlerini çeşitlendirme projesi kapsamında gençler grup oluşturup talepte bulunurlarsa camilerde ihtiyaca dayalı dini eğitimler verilebilmesi mümkündür.
Gençlik dönemi, şüphelere, sorulara cevap aranan bir dönemdir. Bu şüpheler genel manada hayata dair olabileceği gibi özelde dinin ve inancın sorgulanması da bu dönemin bir özelliğidir.
Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiyede Dini Hayat başlıklı araştırmasına göre gençlerin dini bilgileri öncelikli olarak aileden gelmektedir. Bununla beraber ailenin verdiği altyapı çoğu kez yetersiz kalmakta ve ergenlik çağıyla beraber aktive olan zihinsel sorgulamalar ve eleştirel bakış karşısında gencin ihtiyacına cevap verememektedir. Bu arayış ve sorgulamalara medya aracılığıyla cevap bulmak da mümkün görünmemektedir. Zira buradan ulaşılabilecek bilgiler düzenli ve sağlıklı olmayabilir. Bu yüzden gençlerin ihtiyacına ve taleplerine göre paket programlar oluşturulmalıdır.
Burada camideki kilit görevli olarak imamlara büyük sorumluluk düşmektedir. Genci camiye çekecek olan, imamın kişilik yapısı, iletişim kurma biçimi ve donanımıdır. İmamın mesleki bilgisinin yanı sıra genel kültürü de ve aktüaliteyi yakalayabilmesi, gençlerin dilinden anlayabilmek açısından son derece önemlidir.
İmam, interneti ve gençlerin yoğun olarak kullandığı sosyal medyayı aktif kullanmalı, bir web portalı ve/veya Facebook sayfası üzerinden paylaşım yaparak gençlerle o kanaldaki iletişimini sıcak tutmalıdır.
STKlarla ve etraftaki cemaatlerle irtibat halinde olmalı, gençlere ulaşmak için bu yapılarla iyi ilişkiler geliştirmeli ve ayrım yapmaksızın dayanışma içinde hareket etmelidir.
Caminin mimari yapısı müsaitse, çay içilebilen, kitap okunup sohbet edilebilen bir bölüm de ayrılarak gençlerin burada sosyalleşmeleri için ortam oluşturulmalıdır. Sadece camiinin fiziksel-mimari yapısından bir cezbetme kuvveti beklenemez. Camiden mahalleye yayılan bir etkinlik, hareketlilik oluşturularak camiler gençler için bir sosyal merkez kimliği taşımalıdır.
Ulaşılabilir imam kavramı, gençlerin camiye gelmesinde kilit noktadır. İmamlar bu görevi hakkıyla ifa edebilmek için eğitim açısından güçlendirilmeli, maddi ve manevi motivasyonları artırılmalıdır. Burada da Diyanet İşleri Başkanlığına ve ilgili diğer devlet kurumlarına iş düşmektedir. Desteklenen ve donanımı artırılan imamlar çoğaldıkça gençlerimiz de camiye yönelecek ve hayatın bu önemli çağında cami ile kurduğu bağ sayesinde şahsiyetleri şekillenecektir.
*Bu yazı Diyanet Aylık Dergi'de yayımlanmıştır. |