OYUN HAKKINDA Hırçın Kız (Taming of the Shrew) , Shakespearein erken dönem komedilerindendir. İlk oynanışı tahminen 1590ların başına rastlıyor. İlk basımı ise bilindiği kadarıyla 1623 yılında First Folioda yapılmış. Canlı ve renkli bir oyundur. Kişiler ve gruplar arası çok yönlü etkileşim ve gerilim sahneleriyle oldukça yoğun bir dramatik çatısı vardır. Bu yönüne ek olarak, dinamik yapısı, başta Hırçın Kız Katherina ve onu uslandırmak için doğduğunu iddia eden Petruchio olmak üzere, özgün kişileri, kılık ve kimlik değiştirme, yanlış anlama, aldatma ve göz boyama, ilginç paralellikler, terslikler, kelime oyunları gibi Shakespearein ustalıkla kullandığı komedi motifleriyle özellikle sahnede çok başarılı bir oyun olduğu görülmektedir.
OYUNUN KISA ÖZETİ
Sarhoş tenekeci Christopher Slyı, Bir Lord ve avcıları sızmış halde bulup Lordun konağına getirirler. Onu bu konağın sahibi olduğuna ve 15 yıldır belleğini yitirdiğine inandırırlar. Uşaklardan biri Slyın karısı kılığına girer ve bir gezici kumpanya Hırçın Kız adlı oyunu oynamaya başlar. Hikayenin konusu folklorik sayılabilecek kadar eskidir ve kültürler arası ortak halk masalı motifleri ağırlıklıdır: zengin bir adamın (Padualı Baptista) evlenme yaşında iki kızı vardır; küçük kız aklı başında, kibar, hanım hanımcık, talipleri sırada. Büyük kız dik başlı, delişmen, belalı, erkek gibi, erkekler ondan köşe bucak kaçıyor. Baba kararlıdır: Büyük kız koca bulmadan küçük kızın evlenmesine izin vermez. Nedeni: Hem gelenek böyledir, hem de küçük kız evlenip gittiği anda ablanın evde kalmışlığı kesinleşecektir. Kendi güzel, babası varlıklı, ailesi soylu da olsa büyük kızın koca bulması zordur. Maslarda, destanlarda olduğu gibi; onunla evlenecek erkek önce ondan güçlü, yaman olduğunu, erkekliğini kanıtlamalı, onu alt etmeli, kadına dönüştürmelidir. Sonunda böyle bir erkek çıkar: Veronalı Petruchio Katherinayı elde etmeye talip olur. Amacı, hem arkadaşı Hortensionun küçük kız olan Biancayla evlenmesini sağlamaktır, hem de Katherinanın drahomasına (çeyiz olarak getireceği malvarlığına) konmak. Kızla evlendikten sonra köydeki evine götürür, yiyip içmesini ve uyumasını engelleyip sürekli hırgür çıkararak uslandırır onu.Derken Paduaya geri getirir.Bu arada Lucentio adında biri bütün rakiplerini alt ederek Biancayla evlenince, Hortensio da kendini zengin bir dul ile evlenerek avutur. Lucentionun evinde verilen bir şölende, kimin karısının daha itaatkar olduğunu seçmek için beyler bahse tutuşur ve bu bahsi Katherinanın yani o eski şirret kızın kocası Petruchio kazanır.
KAHRAMANLARIN KARAKTER ÖZELLİKLERİ
KATHERİNA (Hırçın Kız): Paduanın zenginlerinden Baptistanın iki kızından büyük olanı. Sivri dilli (s. 35) , ağzı bozuk (s. 53), çevresindekiler tarafından zırdeli ya da felaket aksi ve belalı olduğu söylenen (s. 34), cehennem zebanisi (s. 35) hatta cehennem (s. 36) diye tanımlanan aksi, ters (s. 38) ve çekilmez derecede huysuz bir genç kızdır (s. 47). Yine yaban kedisi (s. 51), belalı Katherina (s. 48) ve şeytan ruhlu bir hain (s. 58) gibi sıfatlarla da tanımlanan Katherina, kendine çok güvenen, evlenmeye isteksiz ve kardeşi dahil hiç kimseyle geçinemeyen huzursuz ve asi biridir. Talipleri olduğu için kız kardeşine de içerleyen Katherina ona eziyet eder. Ancak onu kıskanmasının asıl nedeni babasının sadece Biancaya düşkün olmasıdır. Hırçın Kız hor görüldüğünü, sevilmediğini bildiği için, hem babasına fena halde çatar, hem de acı çeker: Evet şimdi anlıyorum. Senin kıymetli kızın o; kocaya varması lazım. Bana da düğününde yalınayak dans edip, sırf sen onu seviyorsun diye cehennemde maymun gütmek düşüyor. Hiç konuşma benimle! Ben öcümü alma fırsatı çıkıncaya kadar, oturup ağlamaya gidiyorum.
PETRUCHİO: Biancanın taliplerinden Hortensionun arkadaşı olan Padualı bir gençtir. Hırçın Kızı yola getirmeye (ve yüklü miktardaki çeyizine) talip olacak kadar kendine güvenen, gözü pek, tehditkâr ve kararlı bir gençtir. Veronadan kendi deyimiyle kısmetini aramaya gelmiştir.Uyumsuz da olsa aklı başında, alaycı davranabilen fakat son derece doğru sözlü biridir. TANIŞMA
Petruchio adet olduğu üzere, ilk olarak genç kızın babasından kıza kur yapmak için izin ister. Aslında açıkça alay eder: Katherinanın nezaketi, mahcubiyeti, uysal mizacı her zaman övüldüğü için ona talip olduğunu bildirir. Böyle bir kızla uğraşmaktan, onu zorla yola getirmekten hoşlandığı besbellidir. Üstelik kendinden son derece emindir. Belalı bir erkek olduğunu ağzı süt kokan bir bebek gibi ilan-ı aşk etmeyeceğini söyler. Bu işi başarabilmek için kullanacağı usulü de önceden tasarlamıştır. Katherina ona bağırıp çağırırsa sesinin bülbül gibi olduğunu söyleyecek, eğer onu kovarsa, yanında kalmasını istemiş gibi teşekkür edecek, evlenmeğe yanaşmazsa nikah gününü soracaktır. Beklendiği gibi Hırçın Kızın ilk tepkisi sert olur: Bana kızım deme! Baba şefkati bu mu? Nasıl olur da bana koca diye bunun gibi yarı kaçık, zıpçıktı bir zorbayı, yüzsüzlük ve küstahlıkla her istediğini elde edebileceğini sanan böyle ağzı bozuk bir görgüsüzü layık görürsün? İşte bu acayip aşk macerası bu şekilde söz düellolarıyla başlar. Petruchio aynen planladığı gibi davranır ve oldu bittiye getirerek düğün gününü kararlaştırırlar.
KATHERİNANIN YOLA GETİRİLMESİ
Hırçın Kızın yola getirilmesi düğünüyle başlar. Düğüne çok geç gelen damat eski püskü kıyafetler içinde, bostan korkuluğu gibidir. Tamamıyla aklı başında olmasına rağmen tam bir deli gibi davranır: Nikahı kıyan papaza küfreder, yumruk atar. Avaz avaz bağırarak şarap ister, kadehi zangocun yüzüne fırlatır. Derken korkudan tir tir titreyen geline sarılıp öyle bir şapırtıyla öper ki kilise çınlar. Bu da yetmiyormuş gibi kendi düğün ziyafetinde kalmayı reddeder ve gitmek istemeyen Katherinayı zorla götürür. Hayretten dona kalan davetliler için sanki kıza kötülük yapacaklarmış gibi, Korkma güzel kız, sana ellerini süremez onlar. Seni bir milyona karşı korurum ben diyerek övünür. Evde de aynen böyle davranmaya devam eder. Sürekli bahaneler bularak uşaklara bağırır ve dayak atar. Katherinanın iyiliğini istiyor gibi yapıp yemekleri beğenmez, aç bırakır. Uykusuz bıraktığı kızın yanında sürekli hırgür çıkardığından zavallı kızcağız ağzını açıp bir şey söyleyemez. Mina Urgana göre, çok zeki olan Petruchio bütün bunları yapmakla pedagojik açıdan çok sağlam bir çareye başvurmuştur: Yani onu yola getirmek için onun şirretliğini ve huysuzluğunu abartarak taklit etmek suretiyle sanki onun bir karikatürünü çizer. Katherinaya ayna tutarak davranışlarının ne çirkin olduğunu gösterir. Adamlarının söylediği gibi kadını kendi huyuyla kahrediyordur. Artık seyirciler Katherinanın eski tersliğini, aksiliğini, küstahlığını çoktan affetmişlerdir. Vaktiyle şirretliğiyle herkesin ödünü koparan yeni hanımdan şimdi zavallıcık diye bahseden uşaklar gibi kızın acıklı durumu karşısında seyircilerin de yüreği parçalanır. Bu sistematik yıldırma operasyonunun sonunda Kate artık kocasının her dediğine kayıtsız şartsız itaat eder duruma gelir. Öyle ki güneşi göstererek onun mehtap olduğunu söyleyen Petruchioya Siz öyle diyorsanız öyledir diyecek kadar. Sonunda Biancanın kocası Lucentionun evinde verilen bir şölende Petruchionun teklifi üzerine bahse tutuşurlar. Lucentio, Hortensio ve Petruchio eşlerini çağırtacaklar, kimin eşi hemen gelirse bahsi o kazanacaktır. Kate arzunuz nedir efendim beni çağırtmışsınız diyerek hemen gelir ve el pençe divan durarak hâzirunu hayretler içinde bırakır ve oyun, vaktiyle hırçın olan kızın, kocasının emri üzerine dik başlı zevceleri yola getirmek üzere bir nutuk çekmesiyle biter: Kocan senin efendin, hayatın, hâmindir. Senin başın, hükümdarındır, seni kollayan, Hükümdar kulundan nasıl görev beklerse, koca da karısından aynı görevi bekler Kadınların aptallıklarından utanıyorum: Diz çöküp barış isteyecekeri yerde, diklenip savaş ilan ediyorlar. Kendilerinden hizmet, sevgi ve saygı beklenirken, yönetmeye efendiliğe ve hükmetmeye hevesleniyorlar.
İKİ GENCİN AŞK (!?) İLİŞKİSİ
İngiliz Edebiyatı tarihinde uzman olan M. Urgan Katherinanın bunları söylerken yarı şaka yarı ciddi konuştuğunu, bununla beraber piyesin sonunda kızın kocasına bağlılığından ve sevgisinden zerrece şüphe edilemeyeceğini savunur: Birçok kimseler Petruchionun yöntemlerini efendiliğe fazla aykırı, fazla kaba bulup onu ayıplarlar; onu karısını sırf maddi kuvvetiyle ezen bir zorba sayarlar. Halbuki gerçekte çok akıllı ve cana yakın olan Petruchionun karısına sistemli olarak eziyet edişi, sadece onu terbiye etmek için gayet şuurlu olarak yapılan hareketlerden başka bir şey değildir. Piyesi dikkatlice okursak, Petruchionun karısına çok şiddetli davranmasına rağmen onun kalbini kıracak ağır bir söz söylemekten her zaman çekindiğini ve aslında karısına bir hayli düşkün olduğunu görürüz. Gerçekte Katein ezilmiş olmadığını ileri süren yazar, bu savaştan onun galip çıktığını bile düşünmektedir: Çünkü kocasının tuttuğu aynada kendi kusurlarını bütün çirkinliğiyle görmüş, bu kusurların önüne geçmiş ve güzel bir evlilik saadetini tatmıştır. Üstelik bu mizaçta bir kızın her sözünü yerine getiren kılıbık bir kocadan hoşlanmayacağı da unutulmamalı. Sonunda hırçın kızla onu yola getiren kazak erkeğin birbirlerini çok sevdikleri gün gibi aşikardır. Nitekim Petruchio, sabık hırçın kızın şimdiki uysallığını mucize sayarak,bu mucizenin ne demek olduğunu soranlara bunun iç huzuru, sevgi, hırgürsüz bir hayat, sözün kısası saadet demek olduğunu söyler.
YORUM
Oyun her ne kadar görünüşte Katein teslim olmasıyla bitse de bir insanın muma çevrilmesi ve bu esnada kişiliğinden kimliğinden hiçbir şey eksilmemiş gibi sağlıklı kalabilmesi oldukça zordur. Katein diğer kadınlara verdiği öğütleri, çaresizlik içinde dile getirdiği ironik feryatlar olarak değerlendirmek mümkündür. Evet Petruchio ona ayna tutmuş ve gerçekten rahatsız edici davranışlarından vazgeçmesini sağlamıştır ve kızın yeni hali görenleri memnun etmiştir. Ancak burada bir insanın kişisel özellikleri, baskı ve yıldırmayla rızası hilafına yok edilmiştir. Burada Petruchioyu takdir etmek, bir insanın bir diğerini terbiye etmek için bu tür şedit yollara başvurmasını onaylamak demektir. Ayrıca kimin kimi ne sıfatla terbiye (!) edeceği de herhalde kimin güçlü olduğuna göre değişkenlik arz edecektir. Terbiye olmanın ve normalleşmenin ölçüsünü de kimin belirleyeceğini tahmin etmek zor değildir. Zira Urgana göre Kate davranışlarının ne çirkin olduğunu görmüş, sinmeden ve yenik düşmeden hırçınlığından arınmış ve sonunda kocasını seven, akıllı, uslu bir kadına dönüşmüştür. Kocası öyle istedi diye, kavga gürültü çıkarmasın diye, gökte parlayan güneşe ay, ihtiyar bir adama da taze bir genç kız demek zorunda kalacak kadar kendini (aklını, muhakemesini) yok etmek zorunda kalmanın sevmekle, itaatle ilgisi nedir? Hakikaten rahatsız edici davranışlarından vazgeçip doğruyu (!) bulduğunu, yani kayıtsız şartsız itaat etmesi gerektiğini kabul etsek dahi, Petruchionun düğündeki saygısızlığı, kızı aç ve uykusuz bırakarak, yanında sürekli terör estirerek bu yola getirme işlemini gerçekleştirmesi, insan onuru ve eşit ilişkiye yer bırakmamaktadır. Bu bakımdan çiftin ilişkisinin bağımlı bir ilişki olduğunu söylemek pekala mümkündür. Petruchio kızın parasını önemsemekte ve onun gibi eli maşalı birini yola getirmekten haz duymaktadır. Kate ise onu koruyup gözetecek, adeta vasilik edecek birinin ellerine kendini teslim ederek, bu eksik ama korunmuş, konforlu varoluşa kendini teslim ederek uysallaşmış ve kendisi olmaktan vazgeçmiştir. Petruchionun sevgisi daha çok bir nesneye duyulabilecek türdendir. Sahip olduğu (!) kişiyi olduğu gibi kabullenmek yerine hoyratça müdahalelerle değiştirip istediği forma sokmayı seçmiştir. Evet kız gerçekten geçinilmesi, tahammül edilmesi zor bir varlıktır. Ancak kimse delikanlıyı bu çekilmez insanla yaşamaya zorlamamış, kendisi önce ona talip olmuş, sonra zorla biçimlendirmeye kalkmıştır. Şüphe yok ki buradaki ilişki, ezen ve ezilen, hakim ve mahkum arasındadır. İnsanın yemek ve uyku ihtiyaçlarını kendinden vazgeçmek pahasına giderebildiği bir ortamda sağlıklı sevginin yeşeremeyeceği açıktır.
KAYNAKLAR
Adıvar, H. Edip. İngiliz Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Kenan Matbaası, 1943. (C. II) Baktıaya, Ece. Hırçın Kız. www.sanathaber.net Greenblatt, Stephen. Shakespeare ve Kültür Birikimi. Ankara: Dost yay. 2001 İngilizlerin Hırçın Kızı. www.milliyet.com.tr (25 Mayıs 2000) Oflazoğlu, Turan. William Shakespeare. İstanbul: Cem yay. 1977 Pak, Şehnaz. Bu Hırçın Kız Çok Tatlı. www.radikal.com.tr (14 Mart 2001) Shakespeare, William. Huysuz Kız. Çev. Bülent Bozkurt. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2. bs. 2000 Urgan, Mina. Shakespeare. İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1960. (C. I). Makale içerisinde, aynı eserin yeni baskısına ayrıca atıfta bulunulmuştur. Uysal, Ahmet E. William Shakespearein Hayatı, Eserleri ve Şahsiyeti. Batı Dil ve Edebiyatları Araştırmaları Dergisi Shakespeare Özel Sayısı. Ankara Üniversitesi DTCF Yay. 1964 Uzmen, Engin. Shakespearein Trajedileri. Batı Dil ve Edebiyatları Araştırmaları Dergisi Shakespeare Özel Sayısı. Ankara Üniversitesi DTCF Yay.,1964 |